AVRUPA`DA HALK KÜLTÜRÜNÜN İZİNİ SÜRMEK
Genel bir tarifle, bir toplumun tarihsel süreç içinde ürettiği
ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin bütününe kültür
denir. Halk kültürü ise halkın ortak
olarak kuşaktan kuşağa sözlü ve yazılı olarak aktarılmış ürünlerin tümünü
içerir. Dolayısıyla masallar, deyimler, halk ezgileri ve çalgıları da halk
kültürünün öğeleri arasında yer alır.
Halk müziğinin olmazsa olmazı bağlama enstrümanı bugün, Almanya`nın
Hannover şehrinde Türkiyeli çocuk ve gençler sayesinde dinleyiciyle buluştu. Bu
yıl elli beşincisi düzenlenen ‘Gençler Müzik Yapıyor’ (Jugend musiziert) temalı
yarışma, Hannover ve çevresinde piyano,
gitar, blok flüt, klarinet, obua,.. gibi enstrümanları çalmayı öğrenen çocuk ve
gençlerin yanı sıra bağlama çalmayı öğrenenlere de kapılarını açtı. Eyalet
Müzik Konseyi ve Hannover Kültür
Bürosu`nun desteği ile gerçekleşen
etkinlikte, Almanya`nın Hannover şehri ve çevresinde yaşayan halk müziği icracısı
olma yolunda çaba gösteren çocuk ve gençlere böylelikle olanak sunuldu.
Yarışma ilkin pedagojik bir yöntemle, yaş gruplarına ayrılarak ve belli kriterler çerçevesinde eserlerini icra edilmesi istendi. İcracıların yaş aralığı ise sekiz yaşından on sekiz yaşına kadar olup, eşit sürede eserlerini seslendirdiler. Yarışma anında aileler ve eğitim aldıkları bağlama eğitimcileri de çocukların ve gençlerin yanında hazır bulundular.
Yarışmada dikkati çeken en önemli
detay ise katılımcı sayısının yarısının kız öğrencilerinden ibaret oluşuydu. Kaldı ki sosyal medyanın
bombardımanı altında, zamanı tüketmemeye en iyi cevap ya da panzehir,
çocukların ve gençlerin bir enstrümana sıkıca sarılmış olmalarıydı. Diğer
yandan bu çapta bir yarışmada ilk kez bağlamaya da yer verilmiş olması nedeniyle kimi aksaklıklarından söz
etmek şüphesiz mümkün olacaktır. Örneğin, seslendirilen eserlerle ilgili bilgi
yanlışlıkları fazlasıyla mevcuttu. Bir başka örnek ise, bağlama enstrümanını yansıtan farklı tür ve tarzda
eserler seçmek yerine, popüler eserlerin daha ağırlıklı seçilmiş olmasıydı. Fakat
kanımca sözü edilmesi gereken asıl konu;
doğdukları Avrupa şehrinde, sosyal yaşamlarında kendilerini Almanca ile idame eden yeni nesil için, halk kültürünün
öğesi olan bağlamaya ilginin bu denli
oluşu dikkate değer olarak görülmelidir.
Bugünün birincileri ilerki bir
tarihte Aşağı Saksonya Eyaleti`nde yarıştıktan sonra, yarışmanın en üst aşaması
olan Almanya çapında bir yarışmada
kendilerini sergileme imkanı bulacaklar. Bu sayede yarışmanın galipleri çeşitli
imkan ve olanaklarla da buluşmuş olacak.
Sözü edilen tabii ki sanatın
acımasızca kıyası değildir, değil sanat; Aristo`nun ifadesiyle A`nın B`ye kıyası mümkün değildir. Bu gibi
destekleme ve yüreklendirme çabaları genç nesiller için bir bakıma kendini
gerçekleştirme imkanı sunuyor. Elli yıl öncesinde ‘Misafir İşçi’ olarak gelenlerin bugünün Avrupa`sında hayatın farklı
alanlarında kendilerini gerçekleştirdiklerine
tanık olmak , geçmişte verilen haklı mücadelelerinin izdüşümleri olsa
gerek.
Özden Çiçek
28.01.2018 / Hannover