YALINAYAK DÜŞLERİN YALIN SÖZLERİYLE SOKRATES
Milattan önce yaklaşık 5. yüzyıl Atina`sında yaşayan,
düşünen, sorgulayan ve bilmediğini bilen Sokrates`in yaşamıdır konu edilen.
Sokrates, eşi Ksantippe ve üç oğlu ile sabah
kahvaltısında sohbet ediyorlar. Ksantippe Sokrates`in özensiz giyimi ve
yalınayak dolaşmasını kabullenmediği için bundan rahatsızlık duyduğunu dile
getiriyor. Çocukları ise babalarının
düşünce dünyasını henüz keşfetmiş
değiller. Sokrates iğneden ipliğe yaşama dair ne varsa her şeyi tartışarak,
yaşamını sürdürme uğraşısındadır. Öyle ki sakalını kesme fikrinde bile kendisiyle ve
etrafındakilerle tartışıyor, üstelik ekonomik sıkıntılarla yaşamı sürse de
parayı önemsemeyen biridir.
Gün geliyor oğullarından Lamprokles Atina için
savaşmaktan söz ediyor, fakat annesi karşı çıkıyor bu fikire. Çünkü o`na göre
vakti zamanında Sokrates de Atina için savaşmış ve eline hiçbir şey geçmediği
görüşündedir. Bu nedenle anne Ksantippe istemez oğlunun savaşçı olmasını. Diğer
yandan çocukları babalarının yalınayak gezmek yerine, hiç değilse sandalet
giysin düşüncesindedirler. Sokrates`e göre ayağa bir şey giyip giymemek arasında
pek bir fark olmasa da, o yine de yalınayak olmayı tercih edecektir.
Ksantippe, Sokrates`in verdiği dersler sayesinde para kazanmasını ister. Oysa Sokrates için anlatttıklarından
para almak ile dinleyicilerini aldatmış
olacağı görüşündedir. Üstelik kendisi hiçbir şey bilmediğini düşünmektedir. Tek
ustalığının tartışmalarda hünerli olduğudur. “Gerçeği arayanlar için para insanın ahlakın bozmaktan başka bir işe
yaramaz.” diyordu.
Sokrates için Atina sevgisi her şeyin üstündedir, Atina; güzelliğin, sanatın, bilgeliğin şehridir o`na
göre. O dönemlerde bilgelik şölenlerinde fahişeler bulunabiliyordu, ayrıca flüt
çalan ve dans eden kadınlar da. Bu kadınlar içinde Teodote isminde biri vardı.
Theodote farklı ve güzel kokuları sürmeyi seven güzel biriydi. Daha sonrasında
Ksantippe Sokrates`i bu kadından
kıskanacaktır.
Bir gün oğlu Lamprokles babası Sokrates`e, suçlu olduğunu
bildirilen bir kağıdın asılı olduğu haberiyle gelir. Suçlayanların içinde
Meletos, Anitos ve Likon vardır. Liste
halinde yazılmıştır suçları arasında en önemlilerinden bazıları şöyledir:
1-Kentin
tanrılarına inanmıyor, kendi uydurduğu tanrılara dinleyenleri inandırmak
istiyor.
2- Gençlerin aklını çeliyor.
Ve ölüm cezasını
uygun bulduklarını da ilan ederler. Bunu duyan Sokrates ölümden korkmadığını
söyler, tek üzüntüsü ise bu karar ile Atina`nın haksızlığa uğrayacak ve
tutkuyla sevdiği şehire leke sürüleceğidir. Ancak demokrasiye olan saygısı gereği
bu karara itiraz etmeyeceğini söyler. Derken günler çabucak geçmiş ve duruşma günü
gelir çatar. Sokrates kalabalık jürinin
karşısında yargılanacaktır, duruşmaya gelenler ise; bir zamanlar öğrencisi olan
gençler, tartışma yürüttüğü insanlar, yargılamanın meraklıları, halk ve diğerleri...
Amfi tiyatrosunda sorgulama başlar.
Sorgulamayı yapacak olan yargıçlardan Anitos, Meletos ve kral Pausanias teker teker sorularıyla, suçlamalarla dizilirler
Sokrates`in karşısında.
Sokrates savunmasına kendi hayatını anlatmakla başlar,
soru sorma merakı ve bilmediğinin keşfine dek süren hayat hikayesini uzun
uzadıya anlatır. Anitos bir ara Melotos`la özgürlük, gerçek, demokrasi gibi
kavramları irdeler. Ancak hiçbir şey Sokrates`e verilecek ölüm cezasının önünde
duramayacaktır artık. Sorular arasında otuzlar meclisi de gündeme gelecektir.
Tüm soruların, suçlamaların ve savunmaların ardından oylamaya geçilir. İki yüz
yetmiş dokuz oyla Sokrates suçlu bulunur ve idam cezası onaylanmış olur.
Verilen ceza ise; baldıran zehirini içmek olacaktır. Sokrates, ölüm cezası
kararının Atina`nın aleyhinde olacağını bir kez daha tekrar edeken, bu karar
sayesinde ününün de artacağını söyler. Sevdiği
Atina`nın onurunu kurtarmak adına yargıçlara bir teklifte bulunur. Ölüm
cezasının yerine kendisine para cezasının verilmesini yargılama kuruluna önerir.
Ancak bu öneri kabul edilmez ve kesinleşmiş ölüm cezası artık uygulanacaktır.
Sokrates de diğer tutsaklar gibi hücreye konur ve artık
ölümü bekleyecektir. Bu bekleyiş sırasında eşi Ksantippe ve çocuklarıyla
yaşamının son demlerini yaşayacaktır. Ailesiyle dramatik anlar ve duygu dolu sözler hiç bitmeyecektir. Herkes
üzgündür, fakat kararın ne bir ertelenmesi ne de başka bir şeyle takas edilmesi
mümkün değildir. Ölümü sessiz sakin
beklemekten başka yapılacak hiçbir şey yoktur.
Sokrates kendiyle konuşur ve tartışır sabaha dek, sabahın
ilk ışıklarıyla gardiyan elindeki baldıran zehiriyle usulca hücrenin önünde
bekler. Ölümden korkmayan Sokrates tereddüt etmeyecektir, bir hamlede içer
zehiri ve öylece kalakalır uzandığı yerde.
Milattan öncesinin bilgesi, filozofu Sokrates bize
düşünme yöntemi konusunda önemli kaynaklık etmiştir ve geleceğe de ışık
tutuacaktır hiç şüphesiz. Geçmiş ve şimdiye dair ne kadar yakın ve doğru görüşlerinden
bazı örnekler vermek gerekirse:
“Baskı
rejimlerinde haksızlık sıradan bir iştir.
Hiçbir devlet güvenilir değildir.
İncelenmeyen inançların yok olması yerindedir.
Sorgulanmamış
hayat, yaşamaya değmez.”
Maxwell
Anderson`un tiyatro oyunu için yazdığı Yalınayak Sokrates* adlı tiyatro metnini
kısaca öyküleştirilerek, Sokrates`i bu
vesileyle hatırlama ve hatırlatma niyetidir yazıya konu olan. Düşündüğü gibi
yaşayan ender filozoflardan biri olduğu da söylenir. Düşünmek ve sorgulamak
insanın doğal bir refleksi ise , insanı insanlaştıran en önemli eylemdir aynı
zamanda.
*Maxwill Anderson, Yalınayak Sokrates, Adam Yayınları,
1985, Çeviri: Mina Urgan
Özden Çiçek
26.12.2017 / Hannover