GEZİ NOTLARI




Yediğin içtiğin senin olsun bize gördüklerini anlat!” sözüne eklenecek sözlerle,
Prag (Çek Cumhuriyeti) ve Sousse(Tunus) gezimizden kısaca söz etmek isterim. 

Prag, Avrupa`da görülmesi gereken  şehirlerin başında geliyor. İlgi çekici mimarisinin yanı sıra edebiyat ve kültürde önemli katkıları olan Franz Kafka ve besteci Antonin Dvorak Çek Cumhuriyeti`nin önde gelen isimlerinden. Avrupa şehiri olması nedeniyle şehir düzeni ve yaşam standartı olarak farklı bir etki yaratmasa da, Nazım Hikmet`in  şiirlerine  konu olan  Prag bir o kadar da ihişamlı duruyor.


 Prag şehri yaldızlı bir dumandır
Ve kızıl kocaman bir elma gibi
Nezval geçer taze çıkmış kabrinden.
 

Sousse, Tunus`un doğusunda yer alan turistik ve  aynı zamanda Akdeniz`e açılan bir liman şehiri. UNESCO tarafından korunmaya alınan kimi yapıların dışında yapılaşma/inşaat yoğunluğu göze çarpıyor. Geçmiş dönemde Fransa`nın kolonisi olan ülkede Arapça`nın dışında Fransızca en geçerli diller kategorisinde. Dikkati  çeken en önemli şey ise şehirin bir çok yerinde Tunus bayraklarıyla,  bayrak fetişizmin bizlere hatırlatmış olması. Yine ülkenin  Fransız sömürgesine karşı bağımsızlık mücadelesi yürüten Habib Burgiba`nın ülke için önemi büyük. Şehirin bir çok yerinde adının verildiği kurumlar, heykeller ve fotoğraflarına rastlıyorsunuz. 
 
İki farklı ülke, iki ayrı tarih ve kültür olması nedeniyle, birinin diğeri ile kıyası mümkün görünmüyor. Coğrafik konum gereği insan biyolojisi ve kültüründe de farklılıkları meydana getiriyor. İnsanın yaşadığı dünya içersinde kültürel zenginlikleri görebilmesi elbette koşullara bağlı olsa da, gidilen yerlerin tarihsel ve kültürel açıdan izlemek, deneyimlemek, anlamak ve de öğrenmek oldukça güzel. Sonuç olarak farklı   ve bir o kadar zengin insan tipolojileri, insanı anlama çabasında önemli nüveleri oluşturuyor. Tüm insanların bir şey ya da bir kaç şeye ihtiyacı var: Barış, huzur ve dostluğa; daha fazlası değil..!
 
Özden Çiçek
 
04.08.2018 / Hannover